Nice Bayramlara…
Mevlâ’mızın lütuf ve ihsanı ile farz olan Ramazan orucumuzu ve Ramazân-ı Şerif içindeki teravih namazlarımızı eda edip, içinde kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesi de yaklaşmakta ve ihyaya gayret edeceğiz ve yine üzerimize terettüp eden zekât, malî cihad ve sadaka-i fıtırlarımızı verdik ve vereceğiz, bu aya mahsus olan ibadetlerimizi böylece îfâ ettikten sonra, yine mevlâmızın lütuf ve keremi ile hep beraber bayrama doğru gidiyoruz.
Bayram günü yüce Rabbimizin emrine imtisal ederek, bu mübârek aya hürmet edip, oruç farizasını yerine getirenler için dünyada Rabbimizin ihsan buyurduğu sevinç, saadet ve ilahî bir ziyafet günüdür.
Bu günün fazîleti hakkında İbn-i Mes’ud hazretleri şöyle rivayet ediyor: Bir gün Peygamberimiz (sav) buyurdular ki: ”Müminler oruçlarını tutup bayrama çıktıklarında Allâh-ü Zülcelâl Hz.leri şöyle buyurur: Ey Meleklerim! Her amelin sâhibi ecrini ister. Benim emrime riâyet ederek nefsine sahip çıkıp oruçlarını tutmuş olan kullarım da bayrama çıkmışlar ve benden ücretlerini istemektedirler. Sizler şâhit olunuz. Ben onlara affımla ve rahmetimle muamele ettim” buyurur. Bunun üzerine bir münâdi oruç tutan müminlere hitâben: Ey Allâh’ın emrine riâyet ederek, oruçların hakkıyla tutan Ümmet-i Muhammed! Sizlere müjdeler olsun. Geldiğiniz yerlerinize dönünüz. Sizlerin seyyiâtı, hasenâta tebdîl olundu., diye Ümmet-i Muhammedden oruç tutanları bu şekilde tebşir ederler. Ne mutlu böyle bir müjdeye mazhar olanlara! İnşaallah bizlerde bu müjdeye mazhar oluruz.
Bu günler malûmunuz, Ramazân-ı Şerîf olması hasebiyle oruç tutmak farzdı. Bayram günü ise haram. Yine Ramazan-ı şerifte, dînî bakımdan suç sayılan yeme ve içme,bayramda bir nevî ibâdet olmaktadır. Zirâ her ikisinde de Rabbimizin rızâsını aranmaktadır, arayacağız da. Ancak Ramazan-ı şerifte bu rızâ-i ilâhîyi oruç tutarak aramıştık. Bayram günü ise bayram yaparak aramaktayız. Biz kullar için mühim olan husus, İlâhî emre riâyet etmektir. Zira Rabbimizin rızasını kazanmak da onun emrettiği hususları, emrettiği zamanda, emrettiği kadarını yapmakla mümkün olur.
Bu gibi bayramlar dünyevî bayramlardır ve lezzetleri de dünya gibi fânidir. Hakîki müminin bu bayramlardan hariç, daha birçok bayramları vardır.
Enes İbn-i Mâlik hz. bu bayramların başlıca 5 tane olduğunu beyan buyurmuşlardır:
1- Bir mümin sabah vaktinden akşama kadar günah işlemezse o gün işte onun bayramıdır.
2- Dünyadan iman ve şehadet kelimesiyle giden bir mümin için de, yine büyük bir bayramdır.
3- Sırattan salimen geçip, kıyametin şiddetinden emin olanlar için de aynı şekilde yine büyük bir bayramdır.
4- Cehennemden emin olup, Cennete girenler için de yine o gün bayramdır.
5- Beşincisi ve en büyüğü ise, müminlerin en büyük arzusu ve nihai maksadı olan, Cemâl-i İlahî ile müşerref olma bayramıdır ki, bunun haz ve zevkinin yanında dünyevi ve uhrevi bayramların lezzeti hiç kalır.
İşte bu bayrama nâil olabilmek ve bunu hak kazanmak ise, dünyadaki samimi ve halisane gayret ve amellerimize, Peygamberimizin ve büyüklerimizin şefaati, himmet ve teveccühlerine bağlıdır. O halde ebedî saadetimize ve Âhiretteki bu İlahi bayramlara mazhar olmamıza mani olan fani dünyanın süfli, nefsani ve şeytani bir takım lezzet ve arzularına tabi olmaya hiç değer mi?
Ayrıca Ramazân-ı Şerîfin aramızdan ayrılması ile kulluk vazifelerimiz bitmiş olmuyor. Bilakis bütün kulluk vazifelerimize daha çok dikkat etmemiz icâbeder.
Bu vesile ile bütün İslam aleminin Ramazan-ı Şerif bayramı şimdiden mubarek olsun der, hep beraber nice nice Ramazan-ı şeriflere, bayramlara inşaallah…
Geçen sene şahsımın da katılımı ile yapılan ve bu yıl ikincisi düzenlenecek olan bayram sabahı programına bütün dostlarımızı davet ederiz. Ayrıca Düzyaylada bayram sabahı bayram namazı Vizyon 58 televizyonundan takip edebilirsiniz.
ALLAH’A EMANET OLUNUZ …
[show_avatar email=16 align=right user_link=authorpage show_name=true]
Bir cevap yazın